Adına bu sene 7.si düzenlenen uluslar arası Hüseyin Akbaş serbest güreş Turnuvası 24-25 aralık 2016 tarihinde isminin verildiği Hüseyin Akbaş Spor salonunda gerçekleştirilecektir. Adına yakışır bir organizasyon ve müsabakalar olması temennisi ile bu anlamlı günde siz değerli okuyucularıma büyük şampiyondan bahsetmek istedim.
1934 Yılında Tokat'ın Almus ilçesine bağlı Muhat (Çevreli) köyünde dünyaya geldi. Abdullah ve Fatma çiftinin iki çocuğunun büyüğüydü.
12 kilo düşerek 52 kiloda milli mayoyu giyme şerefine ulaşan Tokat'lı Hüseyin AKBAŞ, Uluslar arası 285 müsabakasından sadece dördünü kaybederek, ismini ölümsüzlerin arasına yazdırma başarısı gösterdi. Akbaş, Yokahoma'da müsabaka esnasında kırılan bacakla güreşe devam edip,
Beni ülkem savaşmam için gönderdi deyip her şeyi göze alarak kırık bacakla Dünya üçüncülüğünü kazanan kahraman bir güreşçimizdir.
Zamanın Almus kaymakamı Ahmet Aydın, Hüseyin Akbaş için, şunları yazıyordu:
"Hüseyin Akbaş, üç defa kırılan bacağına rağmen hayattan hiç kopmayan; 285 uluslar arası güreşten yalnız dördünü kaybeden, 85 defa milli olarak bu alanda rekor kıran; dört defa Dünya şampiyonluğu iki defa dünya kupası şampiyonluğu ile "şampiyonlar şampiyonu" unvanını kazanan, hakiki bir güreş efsanesidir. Dünya şampiyonluklarından sonra Tokat, Sivas, Samsun, Amasya, Erzurum ve Erzincan gibi şehirlerde Karakucak Güreşlerde de rakiplerine sahaları dar eden Hüseyin Akbaş; Tokat'ı, Almus'u ve Çevreli'yi dünyaya tanıtan şahsiyetlerin başında gelir". Böyle diyordu, Kaymakam Ahmet Aydın.
Büyük şampiyon güreşe karakucakla başladı. Kapasiteli bir güreşçi olarak artık ilgi çekmeye başlamıştı 1953 yılında katıldığı Türkiye şampiyonasında birinci oldu. Zamanın ünlü güreşçisi ve daha sonra Türk milli takım antrenörü olan Yaşar Doğu tarafından milli takım kampına alındı ve minder güreşine başlamasını sağladı 1953 yılından 1966 yılına kadar musabık olarak güreşle ugraştı bu süre içerisinde inanılmaz başarılar elde etti.
1954-Tokyo-Japonya'da yapılan Serbest güreş Dünya şampiyonasında 52 kg da Dünya 1.si
1955-Karsruhe-Almanya da yapılan Greko-romen güreş Dünya Şampiyonasında Dünya 3.sü
1956-İstanbul-Türkiye de yapılan serbest güreş Dünya Kupası şampiyonasında 52 kg 1.si
1956-Melbourne Olimpiyatlarında serbest güreş 52 kg da Olimpiyat 3.sü
1957-İstanbul-Türkiye de yapılan serbest güreş Dünya şampiyonasında 57 kg da Dünya 1.si
1958-Sofya-Bulgaristan da yapılan serbest güreş Dünya Kupası şampiyonasında 57 kg 1.si
1959-Tahran-İran da yapılan serbest güreş Dünya şampiyonasında 57 kg da Dünya 1.si
1960-Burgaz-Bulgaristan da yapılan serbest sitil Balkan Şampiyonasında 57 kg da Balkan 1.si
1961-Yokohama-Japonya da serbest güreş Dünya şampiyonasında 57 kg Dünya 3.sü
1962-Teledo-A.B.D. de yapılan serbest güreş Dünya şampiyonasında 57 kg Dünya 1.si
1964-Tokyo Olimpiyatlarında serbest sitilde 57 kg da Olimpiyat 2. si
1965-Manchester-İngiltere de yapılan serbest güreş Dünya şampiyonasında Dünya 4.sü
1966-İstanbul-Türkiye de yapılan serbest sitil de Balkan şampiyonasında 57 kg Balkan 1. si
Olarak aynı yıl güreşe müsabık olarak son noktayı koyar. Milli takım antrenörü olarak bir süre daha güreşe olan hizmetini devam ettirir.
Dünya güreşinin unutulmaz 52-57 kilo güreşçileri arasında ilk sırayı alan Akbaş, Dünya şampiyonluklarının yanı sıra, Olimpiyatlarda da bir ikincilik bir üçüncülük derecelerine sahip oluyor. 15 şubat 1989 yılında Belediye başkanlığı yaptığı Tokat'ın Muhat (Çevreli) kasabasında geçirmiş olduğu kalp krizi sonucunda hayata gözlerini kapatan Akbaş, böylece Dünya ve Türk güreş tarihine bir "EFSANE" olarak ismini yazdırdı.
Efsane Şampiyonun Eşinden ve yakın dostlarından sohbetlerimiz esnasında onlardan dinlediğim bir anısını paylaşmak istiyorum.
Hüseyin Akbaş 13-14 yaşlarında çobanlık yapıyormuş 25-30 tane koyun varmış önünde bu sürünün içinde bir tane kınalı koçu varmış ki onu canından çok severmiş, onu kendisine sırdaş kabul etmiş onunla dertleşirmiş. Ona gözü gibide bakarmış onunla kırda bayırda koşuyor, oynuyor, güreşiyor, bazen dertlerini bile ona anlatıyormuş. Yüreğindeki aşkı yanık türkülere döküyor, kınalı koçu yanaklarından gözlerinden öpüyor onunla birlikte oynuyor yuvarlanıyormuş. Hüseyin Akbaş ın iki sevdası varmış. Biri kınalı koç, diğeri güreş sevdası derken bir haber geliyor, "Gevrek köyünde güreş var" diye. İçine bilinmez bir ateş düşüyor. Nasıl etsede gitse ve güreşe katılsa diye. Dedesi güreşe gitmesine izin vermezmiş, koyunları ise, kimseye bırakamazdı. Hele hele kınalı koçu asla. Sıkıntıdan ve stresten geceleri gözlerine uyku girmez oluyormuş, rüyalarında bile güreş yapıyor, bazen kınalı koçu ile ermeydanına çıkıyor, birlikte zaferler kazanıyorlardı. Akbaş sonunda dayanamayıp, dedesinin yanına gidiyor. "Ayağının altını öpeyim" diye yalvarmaya başlıyor. Ancak dede bir türlü izin vermiyor. Dede elindeki bastonu yere vurarak "şu cılız, çelimsiz halinle hangi güreşe gideceksin. Kimi yeneceksin. Bizi herkese rezil edeceksin" diyerek kızar.
Akbaş söylenenleri duymak istemiyor, inat ediyordu. "Dede ne olur, sevdiğinin başı için izin ver gideyim. Güreşmek istiyorum" diye diretir. Dede daha da sertleşmişti: "gidersen çok sevdiğin kınalı koçu keserim" der bu söz onu çok etkilemiş sonra içini çekerek kalkıyor, yavaş yavaş ayağa, odayı terk etmeye hazırlanıyor ve tam kapıdan çıkarken Akbaş "Ben güreşe gideyim de sende kınalı koçumu kes. Belki ferahlarsın". diye söylenip kapıdan dışarıya kendini atıyor. bu söz üzerine Hüseyin Akbaş önde, bastonu elinde olan dede arkasında koşuşturma başlıyor. Sonra, köye 5 km uzaklıktaki Gevrek köyündeki güreşlere katılan Hüseyin Akbaş, güreşte orada birinci oluyor başarılı olduğunu kanıtlıyor, dedesine.
Hem kınalı koç kesilmekten kurtulmuş, hem de dedesinin "çelimsiz" dediği Hüseyin Akbaş'ın böylece güreş sevdası su yüzüne çıkmış oluyor.
O kısacık ömrü çile içerisinde geçen, sporculuk hayatı boyunca her defasında 12–13 kilo düşerek sevdasını çektiği o şanlı bayrağı dallandırma uğruna bunca eziyete katlanan, kırıkmış, çıkıkmış hiçbir şey umurunda olmadan beni ülkem savaşmam için gönderdi ölürüm yine güreşirim diyen O kahraman insan seni bunca bolluk bunca imkanlar içerisinde mücadele etmekten kaçan, bahane arayanlar örnek alsınlar seni, büyük insan, Efsane insan mekanın cennet olsun rahat uyu bu millete Hakkını helal et inşallah.